◊ “Piyanist” serisinin 4’üncü albümü yolda. Nasıl gidiyor çalışmalar?
– Ben bu seriye anneanneme verdiğim kelamla başladım. O beni “Piyanist oğlum benim” diye severdi, ben de “Bir albüm yapacağım, ismini Piyanist koyacağım” demiştim. Birinci albümü yaptım, sevilince ikincisi geldi. Merve Özbey, Mustafa Ceceli üzere başarılı isimlerle çalıştım. Seri düzgün gidince, üçüncüsü de olsun dedim. Bu sefer Hakan Altun, Bengü, İlyas Yalçıntaş, İrem Derici dahil oldu. Dördüncü albüm için ise farklı bir karar aldım, birinci sefer sana söylüyorum; bu sefer ünlülerle değil, benim sevdiğim, pek duyulmayan seslerle çalışacağım. İsmi “Piyanist 4: Benim Sevdiğim Sesler” olacak. 10 yetenekli kişiyi Türk müzik piyasasına kazandırmayı düşünüyorum. Hepsi de sıfır müzik söyleyecek, cover olmayacak. Bu bir prodüktör albümü olacak aslında.
◊ Ne vakit yayınlanacak?
– Romantik albümler olduğu için evvelkileri Sevgililer Günü’ne yakın çıkardım. Tekrar o denli olmasını hayal ediyorum.
EYLÜLDE İÇİME KAPANIYORUM
◊ Albümün dışında “Aslan Parçası” isminde bir single yaptın, bir yandan da ABU’da ülkemizi temsil etmeye hazırlanıyorsun. Durmayı sevmiyorsun sanırım…
– Evet, konserler de yazın ağır geçti. Herhalde en çok belediye ve halk konseri veren şahısım Türkiye’de. Büyük bir sevgi, ilgi var. Hepsine yetişmeye çalışıyoruz.
◊ Durağan bir devrin olmaz mı hiç?
– Eylülde mesela genelde içime kapanıyorum. Evvelce çok hoşuma giden dışarıdaki o ilgi, rahatsız etmeye başlıyor. Her hareketine dikkat etmek zorunda kalmak yorucu. Bu türlü durumlarda çalışasım gelmiyor, kendimi kapatıyorum. Sonra bir notayla hayat heyecanı geliyor. Bir müzik yapıyorum, kayıtta memnun oluyorum.
◊ ABU TV Müzik Şenliği için teklif nasıl geldi?
– TRT’den aradılar. Tıpkı Eurovision vakti “Düm Tek Tek”te olduğu üzere. Sevgili TRT Müzik Genel Koordinatörü Kenan Bölükbaşı bu projeden bahsetti. Para pul sormadan kabul ettim. Türk ulusal kadrosuna seçilmek üzere bir şey. İkinci sefer ulusal gruba seçildim diyebilirim. Türkiye en son yıllar evvel Mustafa Sandal’la katılmış bu müsabakaya. Pandemi vs. derken uzun yıllardır katılmıyormuşuz. Bu sene mesken sahibi olma teklifi gelmiş, TRT de çok heyecanlanmış. 58 ülkenin katıldığı müsabakada Türkiye’yi temsilen de beni seçmişler. 2 milyardan fazla kişi izleyecek. 20 Ekim’de herkesi takviye olmaya davet ediyorum.
◊ Neden seni seçtiler sence?
– Duruş değerli burada. Artı müzisyenlik natürel. İngilizce ve Fransızcayı çok güzel konuşuyor olmam da tesirli olmuş olabilir.
◊ “Fark Atıyor” şarkını söyleyeceksin. Neden yeni bir müzik söylemiyorsun?
– Konsept o denli zira, çok bilinen bir şarkıyı dünyaya duyurmak amaçlanıyor. Lakin Enes Yolcu ile müziğe yeni bir aranje yapıyoruz artık. Sürprizler de yapacağım. Sahnede sekiz kişilik bir dans grubu olacak.
STARLIK BENDE SOSYALLİK YARATTI
◊ Bir röportajında “Star doğduğuma inanıyorum” demişsin. Bunun tartısını hissettiğin, şöhretten sıkıldığın oldu mu?
– Son yıllarda olmaya başladı. Yani mutsuzluğumu, anlık keyifsizliğimi dışarıda yaşayamayacağım için meskene kapandığım bir dönemdeyim. Starlık bende bir “asosyallik” yaratmaya başladı. Dışarıda daima tıpkı ilgi, birebir bakışlar beni rahatsız etmeye başladığı için kendi ortamımı yakın etrafımla konutumda kurmaya başladım.
◊ İşinde doyum noktasına mı ulaştın?
– Bence evet. 40 yıllık ömürde 20 yıl bestekar ve prodüktör, 15 yıl müzikçi olarak iş yapmak… Uzun bir mühlet. O yüzden çok tanınıyor olmak, bir müddet sonra asosyal olma isteğini de beraberinde getiriyor. Başlarda o popülerlik güzeline gitse de bir müddet sonra seni tehlikeli sulara itebiliyor. Psikolojini yeterli tutmak ve davranışlarına dikkat etmek zorundasın. Yanlış anlaşılmak yerine kendini meskene kapatmaya başlıyorsun.
◊ Kendini hassas hissettiğin bir devirde olduğun için mi bu türlü düşünüyorsun sanki?
– Evet, kendi dünyamda hassas hissettiğim bir dönemdeyim. Evvelden dalgaya vurduğum şeyleri artık o kadar kolay dalgaya vuramıyorum. Yaşın ilerlemesiyle, olgunlukla ilgili bir durum sanırım.
BESTEDE TEKRARA DÜŞMEM BU ALLAH’IN BİR LÜTFU
◊ Müziğe dönelim, çok beste yapanlar bir müddet sonra tekrara düşebiliyor…
– Ben hariç! (Gülüyor) Beni öbür bestekar arkadaşlardan ayıran özelliğim, müziklerimin hiçbirinin birbirine benzememesidir. Bu Allah’ın bir lütfu. 550’ye yakın müziğimin hiçbirine “birbirine benziyor” diyemezsin. Durup dururken bir caz müzik müziği yapabilirim lakin tıpkı gece Ebru Gündeş’e, Sibel Can’a, Kibariye’ye de bir müzik yapabilirim. Bugün bir Serdar Ortaç ya da Soner Sarıkabadayı müziği dinlediğinde, onların müziği olduğunu çabucak anlarsın. Akor bilgileri bana nazaran hudutlu ve kısıtlı olduğu için belirli bir kalıpta kalıyorlar. Lakin benim ufkum daha açık bu bahiste.
◊ Pekala üretkenliğinin vakit zaman sekteye uğradığı oluyor mu?
– Vakit zaman piyanoyla küslük yaşadığım, 3 ay kapağını açmadığım oluyor. Yaptığım müziklerin o kadar çok tepe hissini yaşadım ki… Bu türlü olunca insan yeni bir heyecan arıyor. Bir müzikçiye gidip “Böyle bir müzik yaptım” demek de artık bana külfet geliyor. En son Ebru Gündeş’e yaptığım jest daha şık oldu.
◊ Ne yaptın?
– “İyi ki Doğmuşum” isimli bir müzik yapmıştım. Ebru Gündeş’e vermek istedim. Lakin arayıp da “Bir müzik yaptım” diye anlatmak istemedim. Baktım doğum günü 12 Ekim. Doğum gününe 3 hafta kala “Doğum günün için sana hediyemdir” diye bir bildiri yazdım ve şarkıyı gönderdim. “Bayıldım, müzik benimdir” dedi. Ben de “İyi ki doğmuşsun o zaman” diye yazdım.
İREM’İN PARTİSİNİN İSMİ BENDEN: AĞZINI TUTAMAYANLAR PARTİSİ
◊ Son devirde siyasi hususlardaki yorumlarınla ön plandasın. Bir sanatkarın siyasi görüşünü muhakkak etmesi gerçek mu?
– Siyasetle ilgili yorum yapmamanın, fikrin yokmuş üzere davranmanın sahtekârlık olduğunu düşünüyorum. Herkesin bir fikri vardır. Bunu, sadece linçlenmemek için söylememek de bana nazaran korkaklık. Ben siyasi fikrimi açıkladım diye sevenlerimde bir eksilme görmedim yahut sokakta bir sorun yaşamadım.
◊ İrem Derici toplumsal medyada “Sinan Akçıl siyasete atılmamış mıydı” diyerek sana gönderme yaptı. Kendisine nasıl bir karşılık vermek istersin?
– İrem bu, konuşur lakin şu kesin ki benim siyasete girmem, İrem’in girmesinden çok daha güzel olur. (Gülüyor) Bir gün İrem bir parti kuracaksa ismi benden ikram olsun: ATP, yani ağzını tutamayanlar partisi! (Gülüyor)
◊ Spor hayatını da konuşalım. “Operasyon geçirdi, yağ aldırdı” üzere haberler çıktı, yalanladın. Pekala nasıl başardın fit bir bedene kavuşmayı?
– Adım adım göstermediğim için beşerler yağ aldırdığımı zannetti. Her gece 23.00’te Batuhan Kuru ile çalıştım. 22.3 yağ oranıyla başladım, 9.9 yağ oranıyla mecmua çekimine girdim. Ancak bu hayat değil. Ben bu türlü yaşayamam. Aşikâr bir yere kadar yaptık. Hoş bir dönemdi lakin sürekliliği olacağını zannetmiyorum.
◊ Şu an yediklerine dikkat ediyor musun?
– Etmiyorum. Boğa burcuyum ben, yemek üzerine kurulu hayatım. Yaptık, başardık ameliyatsız, operasyonsuz. Lakin bir dahaki yaza Allah kerim.
ESKİ AŞKLARIMA HAKKIM HELALDİR
◊ Gelelim aşk hayatına… Eski aşkların üzerinden prim yaparak gündeme geldiğini tez edenler var. Ne diyorsun?
– Kim bilir tahminen kimileri da benim üzerimden prim yapıyordur! Tek fark, ben bazen sorulan sorulara net karşılık veriyorum lakin eski hayatımdaki birtakım bireyler dolambaçlı yollardan konuşuyor yahut bana subliminal bildiri gönderiyorlar, bilemem… Hayatıma giren herkese bir vakitler sevgim, şu anda da hürmetim sonsuzdur. Bu ortada birçoğunun müzikal mesleğinde önemli tesirim vardır, hakkım da helaldir.
◊ Aşkta bir türlü dikiş tutturamıyorsun. Neden sence? Bu dikiş tutamama hali mi seni besliyor yoksa?
– Evvelden öyleydi ancak artık yordu. Aslında çok bilinen dört-beş alakamın toplamı 10-15 yıl sürdü. Çok ayran istekli de değilim. Bundan sonraki birinci önemli alakamın dikişinin büsbütün tutacağını, uzun yıllar süreceğini düşünüyorum.
İLK EVLİLİK PROVAYDI İKİNCİSİ SAHNE ÖNCESİ ŞİMDİ PERDEYİ AÇMA ZAMANI
◊ Bir röportajında “evlilik özgürlüğümü kısıtladı” demişsin.
Tekrar evlensen birebir formda düşünmeyecek misin?
– O zamanki duygumdu o. Artık artık nasıl kısıtlamayacağının yollarını biliyorum. O yüzden birinci evlilik benim için provaydı, ikincisi sahne öncesiydi. Artık 3’üncü evlilik de perdeyi açma vakti.
◊ Bayanlar hangi özelliğine âşık oluyor sence?
– Bilmem, kendimi kesinlikle âşık olunacak birisi olarak görmüyorum lakin galiba samimiyet, koruyuculuk, kollayıcılık ve yetenek diyebiliriz. Bir bayanın hayatının rengini koyu renklerden açık renklere çevirmeyi severim ben.
SANAT TOPLULUĞUNUN KARA KUTUSUYUM BENİMLE POLEMİĞE GİRMEK İSTEMEZLER
◊ Müziklerin kadar girdiğin polemiklerle de çok sık gündeme geliyorsun. Bu vakte kadar hangi polemikten pişmanlık duydun?
– Hiç pişmanlık duymadım, az bile söylüyorum bazen. Haksızlık, adaletsizlik, insanlara üstten bakma üzere mevzular kırmızı çizgilerim. Artı bayrak, vatan, din sıkıntılarına lisan uzatanların en büyük düşmanıyım. Ayrıyeten ben sanat topluluğunun kara kutularından biriyim. Benimle çok polemiğe girmek istemez bu topluluk diye düşünüyorum.
HANGİ KONUŞMAYI YAPACAĞIMA TUBA ÜNSAL KARAR VEREMEZ
◊ Tuba Ünsal, sahnede Gazze hakkında konuştuktan sonra müzik söylemeni eleştirdi. Neler söylemek istersin bu mevzuda?
– Benim nerede hangi konuşmayı yapacağıma Tuba Ünsal karar verecek değil. Benim hassasiyetlerim aşikardır. Ayrıyeten “Önce Gazze dedi, sonra göbek attı” demiş. Ben değil o gece, hayatım boyunca göbek atmadım. Herkesi eğlendiren sayısız müzik yapmış olabilirim ancak sahne üslubum kıvırtan erkek popçulardan başkadır. Çok eğleniriz her konserde, dans olayını dansçılarım halleder, ben o sırada halkla bütünleşirim. Bu ortada Filistin ve Gazze’deki katliamı elimden geldiğince her platformda hatırlatmaya devam edeceğim.