Bir garip korsan yatağı: Olimpos

Olimpos Plajı’na önceleri kuzey ucundaki Çıralı’dan geçmiş, ancak 41 santigrat derece sıcaklık altındaki yürüyüş sonunda plajın o hippi havasına kendimi kaptıramamıştım. Ama Adrasan, Karaöz ve Gelidonya’yı gördükten sonra Olimpos’un antik Likya Yolu açısından ne ifade ettiğini şimdi daha iyi anlıyorum. Seracılığın kutsal bölgesi Kumluca’ya bağlı bir belde Olimpos… 3 kilometrelik sahil şeridini Kemer Belediyesi’ne bağlı Çıralı’yla paylaşıyor. Antik Yunanların ‘ateşi hiç sönmeyen kent’ dediği beldede yerleşik hayat 2 bin 200 yıl geriye gidiyor. Helenistik dönemde ‘yüksek dağ’ denirmiş Olimpos için…

Denize giderken antik kentten geçiliyor

Bir lahit ve söyledikleri…

Antik Yunan, Roma ve Bizans kültürlerini bir potada eritebilen şehrin kaderiyse MÖ 78 yılında değişmiş. Halk yağmacı korsanlara başkaldırınca antik bölge aynı yıl tapınaklarıyla Roma’ya katılmış. Bundan dolayı kalıntıların içinde karşımıza yine Marcus Aurelius (MS 121-180) ismi çıkıyor. Batı Akdeniz’de Yörük kültürü kadar özgül ağırlığı var Roma imparatorlarının. Demokratik oluşumlu Likya kentlerinin taş duvarlarında Hadrianus’la (MS76-138) sık sık yer değiştiren isme dönüşüyor ‘bizim’ Marcus. Olimpos günümüzdeki haliyle ince bir turistik hattın antik yerleşkeyle kesişip genişlediği tabiat harikası… Yazır Köyü’ne bağlı antik kentte pansiyon, bungalov ve çadır kamplarını geçip kendinizi Olimpos Çayı’nın buz gibi dağ suyunda bulmanız an meselesi…

Konaklamaların bungalovlarda yapıldığı beldede tema ‘rahatlık’. Alışılmış lüks anlayışı hiçbir yerde yok…

Zaten bölgenin tarihi de Beydağları’ndan akan çayla kentin buluştuğu yerde başlıyor. Kıyıya doğru tek ayağı kalmış köprüyü geçerken dikkatimizi popüler korsan Eudemus’un mezarı çekiyor. Kaptanın lahdi üzerinde hem yelkensiz kadırga kabartması var hem de deniz edebiyatına dönüşmüş bir yazıt: Son limana girdi demirledi çıkmamak üzere, Çünkü ne rüzgârdan ne de gün ışığından medet var artık. Işık taşıyan şafağı terk ettikten sonra Kaptan Eudemus, Oraya gömüldü gün misali kısa ömürlü gemisi, kırılmış bir dalga gibi. Antik şiirin çevirisi Prof. Dr. Sencer Şahin’den… Bazilikası, tiyatrosu, Bizans freskleri ve hamamları arasında açılıp kapanan devirleri hissederek yürüyoruz. Tarihi Likya Yolu’nun 7.5 kilometresine ev sahipliği yapan Olimpos, yaza dingin başlayan beldelerden… Haziranda pansiyon ve bungalovların dörtte üçü boş kalırken Kurban Bayramı’nda odalar tamamen dolmuş.

Antik kentten denize

Sit alanı olduğu için imara açılmayan beldede çadır, pansiyon, bungalov tipi konaklama yaygın. Gecelik kişi başı 350 ile 700 lira arasında fiyatlarla kalmak mümkün. Yemek için de ev yemekleri yapan salaş pansiyon restoranları tercih ediliyor. Kafe ve barlar, şık görünme telaşına kapılmadan eğlenen ve tatilin tadını çıkaran gençlerle dolu… Kaldığımız Korsan Kamp’tan kısa bir yürüyüşle önce antik kente, sonra da plaja çıkıyoruz. Aslında Likya’nın en büyük ikinci pazarına girmek demek bu ve giriş 90 lira. 10’luk kartlar daha hesaplı ancak Müze Kart varsa turnikeler size ücretsiz açılıyor. Olimpos Plajı’nı diğerlerinden ayıran, antik kente giriş zorunluluğu… Türkiye’de deniz yolculuğunun müze turnikesiyle başladığı nadir yerlerden biri burası… Bu durum tatilcilere ilginç geliyor tabii. Ancak Olimpos Çayı’nın ikiye ayırdığı tarihi limanın içinde bir-iki minik suyılanı görüp turkuvaz kıyıya çıktığınızda eşsiz bir Akdeniz güzellemesine hazır olun derim; çünkü buna değiyor.

DİKKAT! CARETTA’LAR…

* Olimpos’ta deniz biraz serin… Suyun hali Bozcaada’yı andırıyor. “Konyaaltı bunun yanında çay suyu” diyenleri duyuyoruz.

* Plaj alışkanlıklarını unutturan bir yer Olimpos… Denizkaplumbağalarının üreme alanı olduğu için plajda soyunma kabini, tuvalet gibi hizmet alanları yok, şezlong ve şemsiye de kiralanmıyor. Bu, sıkıntılı bir durum tabii… Ama söz konusu Caretta caretta’lar ise alışkanlıklara da kısa bir mola…

* Olimpos Plajı, Lara-Kundu hattı gibi kumluk da değil. Ancak köknar, sedir ve kızılçamların gölgesinde renkli Akdeniz çakılının önce turkuvaz, sonra lacivert suyla bütünleştiği serin bir denizde yüzmenin tarifi yok. Antik yamaçlarda ispinoz, kaya kırlangıcı, kanarya ve sakayla göz göze gelmek de cabası…

NASIL GİDİLİR?

Olimpos, Antalya merkezin 87 kilometre güneyinde. Kumluca’ya olan mesafesi 28 kilometre… “Önce Adrasan” diyenlerdenseniz iki belde arası sadece 14 kilometre. Antik tanrılara ev sahipliği yapan kenti iyi gezmenizi tavsiye ederim. Likya Birliği döneminde neden 3 oy hakkına sahip olduğunu kent duvarlarının zenginliği anlatacaktır size.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir