İstanbul’da, 3 Aralık 2020 tarihinde meydana gelen olayda, iddiaya göre kaçak yollarla Türkiye’ye gelen Pakistan uyruklu Zahir Shad (24) ile İftikhar Ahmad (33) ve yasal yollarla gelen Syed Muhammad İmran Bukhari (41), hemşerileri olan Salman Ali ile birlikte Bayrampaşa, Muratpaşa mahallesindeki evde yemek yiyip, alkol ve uyuşturucu madde aldıkları sırada bilinmeyen bir sebeple tartışmaya başladı. Tartışmanın kavgaya dönmesiyle 4 Pakistanlıdan biri olan Salman Ali bıçaklanarak öldürülmüştü.
İddiaya göre 3 Pakistanlı, araç ayarlayarak arkadaşları olan Salman Ali’nin cesedini battaniyeye sarılı halde Edirne’ye götürerek, Uzunköprü Kiremitçi Salih Köyü yakınlarındaki boş bir alana bırakarak İstanbul’a dönmüşlerdi. Olay ise, Ali’nin ölümünden 14 gün sonra yapılan ihbar üzerine ortaya çıkmıştı.
İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanıklar Syed Muhammad İmran Bukhari, Zahir Shad ile İftikhar Ahmad getirildi. Duruşmada sanıkların avukatları da hazır bulundu.
“BÖYLE BİR ŞEYDEN HABERİM OLSAYDI KAÇARDM”
Duruşmada savunma yapan Syed Muhammad İmran Bukhari, “Zahir Shad, bir aksam beni aradı. ‘Salman’ın durumu iyi değil’ dedi. Ben de Salman’ın durumuna bakmaya gittim. Eve gittiğimde durumu iyi değildi, halsizdi ve yanında siyah bir şişe duruyordu. Zannederim ki uyuşturucu ve sahte alkolden. Lavaboya götürdüm. Bir müddet sonra daha iyi oldu. Ben de kendi evime gittim ama içim rahat etmedi geri döndüm. Zahir ile nargile içtim sonra tekrar evime gittim. Eve gittikten sonra bir kaç gün hiçbir şeyden haberim yoktu. Polis kapıyı çaldı. Yaklaşık 20 gün sonra. Kapıyı kendi ellerimle açtım. Böyle bir şeyden haberim olsaydı kaçardım. Saat 05:00’ten sonra hiçbir şey görmedim” şeklinde konuştu.
“İFTİKHAR’IN ELİNDE BIÇAK VARDI SALLIYORDU. DURDURMAYA ÇALIŞTIM”
Savunması sorulan sanık Zahir Shad, “Olayın akşamı Salman Ali sarhoştu. İftikhar Ahmad’a küfretmeye başladı. O da ‘söyle bana küfretmesin’ dedi. Sonra tuvalete gittim. Çıktığımda İftikhar’ın elinde bıçak vardı. Elinde sallıyordu. Ben durdurmaya çalıştım ama bıçakladı. İmran Bukhari orada yoktu, kendi evindeydi. Salman yere düşünce çıkıp gitti. Ben ‘ambulansı arayın’ dedim. İmran ‘Deli misin? Polisi arama. Ev benim adıma, olay benim üzerime kalır’ dedi.
O sırada çocuk öldü. Ben ‘arayın’ dediğim halde İmran beni tehdit etti polisi aramamam için. 7 kişi arabaya binip cesedi götürmüşler. Ben arabada yoktum. Önce iple bağladılar, sonra battaniyeye sardılar. Sonra çöp poşetine koyup götürdüler. Doktoru arayıp görüntülü konuşma yaptılar. Doktor, öldüğünü söyledi. Herkes çıkıp gidince ben evde kaldım. Akşam saatlerinde evden çıktım” ifadelerini kullandı.
“TOPLAMDA 8 KİŞİYMİŞLER”
İddianamede, cesedin taşınmasına aracılık ettikleri iddia edilen 2 kişiden biri olan sanık Cuma Özbey, yaptığı savunmada, “Gece saatlerinde beni çağırdılar. Ben de ‘pandemiden dolayı sabah gelebilirim’ dedim. Nazım denen şahısla görüştüm. Sezer bana telefon açtı. ‘Mezarlığın oradayım’ dedi. Ben de ‘niye oraya indiriyorsun’ dedim. Toplamda 8 kişiymişler. Nazım isimli kişi Pakistanlıydı. Seyid Esadullah’mış adı ama biz ona Nazım diyoruz” dedi.
“SUÇU ORTAYA ÇIKARMAK İÇİN ELİNDEN GELEN TÜM ÇABAYI GÖSTERMİŞTİR”
Sanıkların avukatları, yaptıkları savunmada müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Sanık Zahir Shad’ın avukatı ise, “Müvekkilim tanık yerine sanık olarak yargılanmaktadır. Müvekkil, sucu ortaya çıkarmak için elinden gelen tüm çabayı göstermiştir. Önce Beyoğlu’ndaki karakola gidiyor ama kendisini ifade edemediği için konsolosluğa gönderiliyor. Oradan da Bayrampaşa’ya gidiyor. Müvekkilimizin tutuksuz yargılanmasını talep ederiz” ifadelerini kullandı.
Mahkeme, dosya kapsamı ve üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyetini göz önünde bulundurarak, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, eksik hususların giderilmesi için ertelendi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede, Syed Muhammad İmran Bukhari, Zahir Shad ile İftkhar Ahmad hakkında, ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis, cesedin taşınmasına yardım ettikleri belirtilen tutuksuz şüpheliler Cuma Özbey ile Sezer Balıkçı hakkında ise, ‘suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’ suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapis cezası talep edildi.