Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinden başlatılan Van’ın Çaldıran ile Hakkari’nin Yüksekova ilçesi hattına kadar uzanan 560 kilometrelik modüler duvar ve akıllı kule çalışmaları sürerken, Çaldıran ilçesindeki sınır hattına örülen 64 kilometrelik duvarın 30 kilometresi tamamlandı.
TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu Başkanı AKP Antalya Milletvekili Atay Uslu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal, MHP Eskişehir Milletvekili Metin Nurullah Sazak’tan oluşan TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu, dün duvarın örüldüğü sınır bölgesinde inceleme yaptı.
Heyet bugün de kaçak göçmenlerin kaldığı İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne bağlı Ön Kabul ve Geri Gönderme merkezlerini ziyaret etti. Merkezlerde inceleme yapan Göç ve Uyum Alt Komisyonu heyeti, Geri Gönderme Merkezi’nde kalan göçmenlerle konuştu, merkezlerdeki işleyişle ilgili de yetkililerden bilgi aldı.
‘2020’DE SINIRDA 500 BİN DÜZENSİZ GÖÇMENİN GİRİŞİ ENGELLENDİ’
TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu Başkanı AKP Antalya Milletvekili Atay Uslu, 2 günlük ziyaretlerini gazetecilere değerlendirerek, “Son yıllarda artan, tüm dünyada artan düzensiz göç ve kaçakçılık hareketleri ile diğer terörist hareketler nedeniyle Türkiye, teknik olarak, fiziki olarak ve diğer açılardan da yeni önlemler aldığını net bir şekilde sınırda gördük.
Sınırda duvarların, aydınlatma sistemlerinin yapıldığını, optik sistemlerin, sensörlerin, gece görüş kameralarının ve sistemlerin yol güzergahlarının, yol devriye güzergahlarının yapıldığını bizatihi gördük. Yine kahramanlarımız, Mehmetçiğimiz ciddi bir şekilde sınır güvenliği için o tepe noktalarda zor koşullarda, gece ve gündüz soğuk koşullarda sınırlarımızda nöbetteler.
Dolayısıyla Türkiye sınır güvenliği anlamında hem kaçakçılara, hem düzensiz göçmenlere, hem de teröristlere karşı ciddi önlemler almış durumda. Bazen medyada yalan ve yanlış bilgileri duyuyoruz. Biz de yerinde gördük. Devletimiz her türlü tedbiri alıyor. Bu bilgilerin tamamı yalan ve yanlış. Bu bilgilerin yalan ve yanlış olmasından öte, ortaya daha büyük bir problem çıkarıyor.
3 bin metrelerde soğuk kış gecelerinde nöbet bekleyen Mehmetçiğimizin, kahramanlarımızın motivasyonunu düşürüyorlar. Buna dikkat etmeleri gerekiyor. İstanbul’da, Ankara’da sıcak yataklarında oturan insanların Türkiye Cumhuriyetinin sınır güvenliğiyle ilgili laf etmesi, güvenlik kuvvetlerimizin alın terine, emeğine saygısızlıktır. Bunu net bir şekilde ifade edeyim.
Tabi sınıra yapılan duvarlar ve diğer sistemler göçmen kaçakçılığına karşı ciddi bir bariyer oluşturuyor ama aynı zamanda şunu da gördük. Kaçakçılığa karşı, uyuşturucu kaçakçılığına karşı ve diğer kaçakçılık faaliyetlerine karşı da ciddi bir bariyer oluşturuyor. Teröristlere karşı da ciddi bir şekilde bariyer oluşturuyor.
Türkiye, 2020 yılında yaklaşık olarak 500 bin düzensiz göçmenin Türkiye’ye girişine engel olmuş alınan tedbirlerle. Bu, geçen yıl 250 bin kişi. Bu rakamları İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ifade ediyor. Ciddi bir mücadele var. Biz tabi bir taraftan düzensiz göçe karşı sınırlarımızda güvenlik önlemlerimizi alırken, geçişte sınırlamalar ortaya koyarken, diğer taraftan da yaşamak için can güvenliği için göç eden insanlar var, sığınmacılar var. Onlar için de insani hukuki ve vicdani vazifemizi yapıyoruz” diye konuştu.
‘DÜNYANIN EN BÜYÜK MEZARLIĞI, AKDENİZ’
Türkiye’nin her açıdan dünyaya örnek bir göç yönetimi sergilediğini ifade eden Uslu, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde bir göç yönetimi sergileniyor. Düzensiz göçle, göçmenle mücadele ediliyor. Ama öbür taraftan can güvenliği için ülkemize sığınanlara da insani, bu anlamda vicdani her türlü kolaylık tanınıyor. Bir yanılgı var, düzensiz göç, göçmen, ikamette kalan göçmen ve sığınmacılar aynı çuvala atılıyor. Sanki hepsi aynıymış gibi muamele görüyor. Bu yanlış. Bundan kurtulmak gerekiyor.
Avrupa tabi göçmenler ve düzensiz göçmenler konusunda sınavda kalıyor. Çünkü ortada ciddi bir insan hakları ihlali söz konusu. Bırakın düzensiz göçmeni sığınmacılar için bile insan hakları ihlallerini görüyoruz. Ege’de elleri ters kelepçelenip, Ege Denizi’ne bırakılan göçmenleri görüyoruz. Dünyanın bunu görmesi gerekiyor. Ölen oradaki göçmenler değil, ölen insanlar. Maalesef bugün, dünyanın en büyük mezarlığı Akdeniz.
Herkesin elini vicdanına koyup, bu konuda insani çalışmalar yapması gerekiyor. Neden bu insanlar Avrupa’ya doğru göç ediyorlar? Bu sorunun cevabını bulmamız lazım. Kaynak ülkelerdeki sorunu çözmemiz lazım” dedi.
’50 GÜN YOLCULUK EDEN DÜZENSİZ GÖÇMENLER VAR’
Düzensiz göçle ülkelerini terk eden insanların suç işleyip, sınırları gayri kanuni şekilde geçtiklerini ancak neticede onların da insan olduğunu vurgulayan Uslu, “Unutmayalım ki, bu insanlar da çaresizlikten dolayı bu uzun yolculuğa çıkıyorlar. İçeride inceledik, sorduk. 50 gündür yollarda olan düzensiz göçmenleri gördük. 50 gün önce Afganistan’dan çıkmışlar, Türkiye’ye doğru yolculuk etmişler, eğer geçebilirlerse Avrupa’ya geçmek istemişler ama Türkiye’de yakalanmışlar.
Neticede bunlar evet bir suç işliyorlar, düzensiz göçmenler ama insan. Türkiye, bu insanlara da insanlığın farkında olarak gerekli insani yardımları yapıyor. Geri Gönderme Merkezi’nde yakaladığımız düzensiz göçmenlerin insani ihtiyaçları gideriliyor. Yemek ve sağlık ihtiyaçları gideriliyor. Daha sonra da geri gönderme ve sınır dışı işlemleri başlatılıyor. Bu sürede tabi Afganistan’da bir Taliban rejimi var. Dolayısıyla Afganistanlıların geri gönderme süreçleri zor bir süreç ama diğer ülkelerle ciddi bir şekilde geri gönderme müzakereleri göç idaremiz, hükümetimiz, Cumhurbaşkanlığımız, İçişleri Bakanlığımız tarafından yapılıyor.
Türkiye Geri Gönderme’de de dünyanın en başarılı ülkelerinden bir tanesi. Yakaladığımız göçmenlerin neredeyse yüzde 70’ini geri gönderen bir ülkeyiz. Bu süreç içesinde sınırda nöbet tutan Mehmetçiğimize, askerlerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Komutanlarımıza, bu süreci idare eden mülki amirlerimize teşekkür ediyoruz. Göç İdaresi, Türkiye’de çok önemli bir işlevi yerine getiriyor. Göç İdaresi Genel Başkanlığı geçen hafta Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ‘Göç İdaresi Başkanlığı’na dönüştürüldü” ifadelerini kullandı.
‘İRAN ASKERLERİ DÜZENSİZ GÖÇMENLERE ATEŞ EDİYORMUŞ’
Uslu, brifinglerde kendilerine özel bilgiler verildiğini kaydederek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İran askerleri düzensiz göçmenlere ateş ediyormuş. Ama sınırı geçerken de diyorlarmış ki Türk askeri size ateş etmez. Yunanistan ters kelepçe bağlayıp denize bırakıyor, öbür tarafta arkasında ateş ediyorlar. Ama biz öyle bir muamele yapmıyoruz. Düzensiz göçmen de olsa bunların hepsi insan. İnsani muamele yapıyoruz. Bunun farkındalar. İçeride görüştüğümüz düzensiz göçmenler de bunun farkındalar.
Görüştüğümüz düzensiz göçmenlere dedik ki, ‘Neden bu anlamda yolculuğa çıktınız?’ Dediler ki, ‘Ülkemizde bir istikrarsızlık var. Afganistan’daki durumumuzun ne olacağı belli değildi. Bu yolculuğa mecburen çıktık. Ama Türkiye’ye geldiğimiz andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğünü ve bize yaklaşımını, sıcaklığını biz hissettik’ dediler. Türkiye Cumhuriyeti böyle bir devlet.
Devletimiz, dünyanın neresinde olursa olsun mazlumlara elini uzatan bir devlet. Biz insani, hukuki, vicdani ve tarihi görevini her zaman yerine getiren bir milletiz. Bugün Avrupa koronavirüsten korkmuyor, göçmenden korkuyor. Göçü öcü olarak görmeye başladı ama bunun sonu ikinci dünya savaşına dönüştür Avrupa için. Avrupa bu süreci bizimle yönetmelidir. Tüm dünya, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği bu süreci birlikte yönetmeli ve yürütmelidir. Yürütmek için ne yapmak lazım? Birincisi kaynak ülkelerdeki sorunları çözmemiz lazım. Nato gemileri veya proteks gemileri Akdeniz’de göçmenleri durdurmak için değil, göçmenlerin üzerine, veya insanların üzerine atılan bombaları durdurmak için hareket etmelidir.
Suriye’de bombalar atılıyor, hiçbir uluslararası gücün bu bombaları atmayın dediğini duyduk mu? Duymadık. Afganistan’da ciddi bir istikrarsızlık var. Önce o bölgeyi karıştırdılar, sonra başıboş şekilde bırakıp gittiler. Bu bölgelerde istikları hep beraber sağlamamız lazım. Böyle bir sorun yalnızca sınır ülkelerin sorunu, transit ülkelerin sorunu değil ki? Bu sorun dünyanın sorunu. Hep beraber elimizi taşın altına koymamız lazım.
Sayın Cumhurbaşkanımız bunu her seferinde ifade ediyor. Biz Suriye’nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturduk. O güvenli bölge oluşmasaydı, en az 1,5-2 milyon insan daha Türkiye’ye gelecekti. Bu güvenli bölgeler oluşmasaydı, en az 500 bin insan, çocuk ve kadın hayatını kaybedecekti. Güvenli bölge oluştu ve yaklaşık olarak 450 bin Suriyeli bu güvenli bölgeye döndü. Suriye’nin farklı noktalarından, Irak coğrafyasından bu bölgeye, Türkiye’nin ‘Zeytin Dalı’, ‘Fırat Kalkanı’ ile oluşturduğu bu bölgeye bir milyon Suriyeli geri döndü.” (DHA)