Elazığ Bayan Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Lideri Leyla İtimat gündeme yönelik açıklamalarda bulundu. AK Parti’nin önümüzdeki seçimlerde Kürt sorunu üzerinden gideceğini belirten İtimat, “Mevcut milliyetçi, muhafazakar ve liberal partilerden demokratik bir perspektif beklemiyoruz ve bizler berbatın uygununa mecbur değiliz” dedi.
‘AKP HAYATINI MAHVETTİĞİ İNSANLARA HESAP VERECEK’
Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’ın sorularını yanıtlayan İnanç’ın röportajından öne çıkanlar şöyle:
“20 yıldır iktidarda olan AKP, nasıl bir periyot yaşıyor? Gelinen etapta değişim mümkün mü?
‘Güç, kendisini güçlü zannedenlerin gözünü kör eder’ diye bir kelam vardır. AKP tam da bu durumu yaşıyor. 2002’de Kürt problemini çözmeye yanaşmayan devrin koalisyon iktidarının ülkeyi sürüklediği kaos aralığında iktidara gelen AKP, 20 yıl sonra yeniden Kürt meselesinde tahlil geliştirmediği için yaşanan kaos-kriz aralığından gidecektir. Bu bilinen en somut gerçektir. Zira AKP hiçbir sıkıntıya esaslı tahlil getirmedi.
Sadece var olan toplumsal sıkıntıların üzerini açıp adeta ortaya saçtı. Buna da ‘açılım’ ismini verdi. Tekrar toparlayamadığı içinde şiddet, baskı ve korkutma formüllerine sarıldı. AKP’nin palavraları büyüyüp çiçeklendi fakat meyve vermedi. Münasebetiyle şuanda toplum pandeminden kaçar üzere AKP’den kaçıyor. Hem AKP’ni kendi içinde hem de AKP’yi destekleyenler içinde önemli bir sorgulama başlamış durumdadır. Zira ‘Tüm insanları bir müddet kandırabilirsiniz, kimi insanları daima kandırabilirsiniz lakin tüm insanları daima kandıramazsınız’. Bu kelam tam da AKP’nin pratiğini ortaya koyuyor.
AKP, toplumun kendisine verdiği krediyi ferdî çıkarları için hoyratça kullandı ve tüketti. AKP kelamın onuru olduğunu bilmiyordu. Verdiği kelamın üzerine turkuaz halı sererek yoluna devam etmek istedi. Lakin bu o kadar kolay olmayacaktır. Her ne kadar bugün yargıyı ve bütün kurumları iktidarını korumak için kullanmak istese de hayat kanunlardan daha güçlüdür. AKP hayatını mahvettiği bütün insanlara bunun hesabını verecektir.
‘TERÖRLE GAYRET ALTINDA BİR HALKLA GAYRET EDİLİYOR’
Kürt sorunu üzerinden seçimlere işaret ettiniz, kısa bir müddet kaldı. Siyasi atmosferi cezaevinden takip edebiliyor musunuz? Neler söylersiniz?
Türkiye seçim atmosferine girmiş durumdadır. Erken de olsa vaktinde da olsa nihayetinde seçimlere aylar kaldı. Bu ülkede zati hiç soğumayan siyasetin ateşi daha da harlanmaya başlandı diyebiliriz. Seçimlerin rutin klasiğine dönüşen eril, cinsiyetçi, milliyetçi lisan siyasete hakim olmuş durumda. Bağımlı medyanın TV kanallarında düzeysiz, bilimsellikten uzak ve büsbütün algı oluşturmaya dönük tartışmalardan geçilmiyor. Aslında bu oturumlara tartışma dersek onlara bir seviye kazandırmış oluruz. Bu nedenle bu programlara “Hakaret yarışı” demek daha yanlışsız bir tabir olacaktır.
Hiçbir TV kanalının cüret edip davet bile etmediği Kürt siyasi temsilcilerine sansürsüz ve edepsiz bir biçim da hakaret ediliyor. Terörist, vatan hanini, bölücü, alçak, onursuz, kanı bozuk ve söylemekten imtina ettiğim birçok kelam söyleniyor. Fakat halkımız bu zehirli lisanı duyuyor ve biliyor. Bu provakatör lisanın ve zihniyetin çetelesini tutuyor. Günü geldiğinde şüphesiz yansısını de gösterecektir.
Bu mevzuda DBP, HDP ve sol sosyalist partiler hariç nizam partilerinin tamamı küçük nüanslar olsa da tıpkı rotayı izliyorlar. Örneğin; iktidar muhalefete “Onlar terörist sen onlarla nasıl zımnî ittifak yaparsın” dediğinde muhalefette iktidara “Asıl sen tahlil süreci başlatarak teröristlerle masaya oturdun” diyerek yanıt veriyor. Bundan ötürü bu iki yaklaşımın bizim nezdimizde birbirinden hiçbir farkı yoktur.
AKP son yıllarda şuurlu bir siyaset ile Kürt meselesini tartıştırmamaktadır. Maalesef bunu da muhalefetin dayanağı ile iç siyasette başarmış durumdadır. Ülkenin en yıkıcı sorunu ‘terör’ sıkıntısına indirgenmiştir. Terörle çaba ismi altında bir halkla gayret ediliyor. Belediyelere el konuluyor, vekilleri dahil on binlerce siyasetçisi rehin alınıyor, partilerine kapatma davası açılıyor ve cezaevlerinde her türlü hak ihlali yaşatılıyor.
‘BU MASADA KÜRT HALKININ VEBALİNE GİRMEYEN PARTİ VAR MI?’
Muhalefetin bunlar karşısındaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muhalefet son derece pragmatist davranarak cılız bir reaksiyon veriyor. Bu nedenle muhalefette yarım dümenden oluşan masada Kürt sorunu konusundaki tahlil perspektifleri bilinmiyor. Bu masa Kürtlerin yurdunu dört kesime bölen mutabakatta imzası bulunan partiden, ‘Sur’u Toledo yapacağım’ diyenlerin partisine, ‘Kürt sorunu ekonomik gelişmişlikle ilgilidir’ diyen partiden ‘HDP Kürtleri temsil etmiyor’ diyen partiye ve Türkiye’nin Lee Peer’i diyebileceğimiz tek bayanın olduğu partiden oluşmaktadır. Özcesi bu masada ‘Kürt halkının vebaline girmemiş bir siyasi parti var mı?’ diye sorarım size. Bu partilerin dünya ve Ortadoğu gerçekliğini hakikat okuma yeteneği olsaydı, Ortadoğu’nun geleceğinin Kürtlerle kurulacak bağa bağlı olduğunu bilirlerdi. Kürt halkı kendi haklı davasını her lisana çevirmiş ve uluslararasılaştırmıştır. Lisanı, kültürü, kimliği inkar edilen Ortadoğu’nun en kadim, en şuurlu ve en örgütlü halkının yalnızca seçimlerde hatırlayıp oy potansiyeli olarak görmek, siyasi körlükten öbür bir şey olamaz.
Anket sonuçlarına bakınca, Kürt seçmen belirleyici olacak. Lakin herkes Kürtler ismine konuşuyor. Erken yada vaktinde olacak bir seçimde Kürtler nasıl bir tavır sergilemeli?
Kürtler ismine soru sorup karşılık verenlere de ben bir soru sormak istiyorum. ‘Kürtler AKP’ye neden oy versin?’ diyorsanız; pekala ‘Kürtler muhalefete neden oy versin?’ diye soruyorum. AKP ile muhalefet ortasında Kürt sorunu konusunda 5 fark bulunabilirse, bir şey demeyeceğim. Zira bana nazaran tek fark muhalefet partilerinin iktidarında Kürtlere 80 yılda yapılanlar AKP iktidarında 20 yılda yapıldı. Hasebiyle ‘Önce bir iktidara gelelim, sonra bakarız ya da Kürtler bize mecburdur’ safsatalarına artık karnımız tok.
‘ADALETİN OLMADIĞI YERDE HAYAT DEĞERSİZDİR’
Kürtlerin partilerden talepleri neler?
Bizim tek tek partilerle işimiz yok. Halkımızın talepleri çok açık ve nettir. Kürt sıkıntısının demokratik yol ve prosedürlerle tahlili önceliğimizdir. Sorunun tahlilinde en büyük role sahip olan Sayın Öcalan mesken hapsine çıkarılmalı ve kalıcı tahlile katkı sunması için baş müzakereci olarak gerekli koşulları sağlamalıdır. Bu yapılırsa, bin yıllık kardeşlik edebiyatı ete-kemiğe kavuşacaktır. Ülke bütünlüğü içinde Kürt halkının yasaklanan ve doğuştan var olan legal hakları teslim edilirse bölünmenin yerine iç barışı sağlamış olacağız. Ve bu model Türkiye’yi hem Irak hem Suriye hem de Ortadoğu’da en itibarlı bir ülke pozisyonuna getirecek ve bir örnek teşkil edecektir. Sav ediyoruz ki başta ekonomik kriz olmak üzere öteki bütün problemler peş peşe tahlile kavuşacaktır. Adaletin olmadığı yerde hayat kıymetsizdir. Kürt sıkıntısının inkarı ve çözümsüzlüğünden kaynaklı, toplumun ekmek ve su kadar muhtaçlık duyduğu özgürlükçü, eşitlik, barış, kardeşlik, demokrasi ve daha birçok kavram özüne kavuşup hayat bulacaktır.
‘KÜRT HALKI ÖRGÜTLÜ VE POLİTİK BİR HALKTIR’
Seçim sathı mailine girerken, Kürtlere bir davetiniz var mı?
Son yüzyıllık cumhuriyet tarihine bakınca, emperyalist-ulus devletleri yeni üretim silahlarını Ortadoğu’da pazarlayıp savaştan rant elde etmeye devam edecektir. Bizlerde Kürt halkı olarak, Ağrı Dağı kadar yüksek bir irade, Munzur kadar akıcı bir güç, ağustos sıcağı kadar yakıcı 100 yıl daha bela olacağız. Er ya da geç başaracağımızdan zerre kadar kuşkumuz yok. Fedakar Kürt annelerinin öncülüğünde bu topraklara onurlu barışı kesinlikle ancak kesinlikle getireceğiz. Özcesi Kürt halkı, ferdi ve kurumlarıyla örgütlü ve politik bir halktır. Seçimlere gidilirken halkımız ve kurumlarımız en uygun seçim stratejisini belirleyecek ve ona nazaran hareket edecektir. Ben DTK’nin tutuklu Eş Lideri olarak kendi fikirlerimi tabir etmek isterim. Sabahtan akşama kadar kanal kanal dolaşıp bizim ismimize konuşanlardan bıktık, usandık. Hiç kimse içinden (karnından) konuşmasın. Kürt probleminin tahlili için, plan-projesi olan gelsin. Olmayanlarda yollarına Kürtler olmadan devam etsin. Lakin bunun da sonuçlarını görerek ve bilerek! Zira içinde Kürtlerin olmadığı hiçbir yolun sonu (geleceği) yoktur-olamaz da…” (HABER MERKEZİ)
RÖPORTAJIN TAMAMI