Otomobil dalı, uzunca bir müddettir derin bir krizin içerisinde. Bilindiği üzere COVID-19 salgını, tedarik zincirlerinde aksamalara yol açtı. Bilhassa de yarı iletken üretiminin durma noktasına gelmesi, sıfır araç bulmayı imkansız hale getirdi. Üstelik dal kaynakları, bu krizin kısa vadede çözüleceğine inanmıyorlar. Hal bu türlü olunca da araba üreticileri, alternatif tahlillere yönelmiş durumda ki Fransız araba üreticisi Renault, aradığı tahlili bulmuş gibi görünüyor.
Renault, Avrupa pazarında etkin olarak sattığı Gerine isimli SUV için yeni bir süratli satış programı başlattı. “Fast track” olarak isimlendirilen bu program, yeni bir otomobil için teslimat mühletini 30 gün ile sınırlıyor. Teslim mühletinin Avrupa’da 5 aya çıktığını düşünecek olursak, bunun gerçekten de harika bir program olduğunu söyleyebiliriz. Peki Renault, Fast track yöntemi ile bir arabayı 30 günde nasıl teslim ediyor?
Otomobillerdeki kombinasyonlar azaltıldı!
Renault Arkana, normal koşullarda 6 renk seçeneği ile satılıyordu. Şirket, Fast Track programı kapsamında bu sayıyı 3’e düşürdü. Bu renkler, üretimin hızlanmasını sağlayan siyah, inci beyazı ve griydi. Üstelik donanım seçenekleri de sadeleştirildi. Tüketiciler, 30 gün bekleme vadeli bir Gerine satın almak istediklerinde sadece RS Line isimli donanım paketini tercih edebiliyorlar. Ayrıyeten bu araç, tek bir motor seçeneği ile sunuluyor. İşte tüm bu kombinasyon sadeleştirme çalışmaları, Renault’un teslim süresini 30 güne kadar düşürdü. Yapılan açıklamalara göre Fransa’da Haziran 2022’de satılan tüm Arkana’ların yüzde 50’si, Fast Track programı kapsamında satın alınmıştı.
Tesla, Peugeot ve Dacia da benzer yöntemler uyguluyor
Aslına bakacak olursak bu yöntem, yalnızca Renault’a özel bir şey değil. Örneğin Tesla da Fast Track’e benzeri bir programla bekleme mühletini kısaltıyor. Dacia ise Up & Go isimli bir program kapsamında süratli teslimat otomobil satmaya başladı. Şu an için sadece Duster isimli modeli süratli teslimle veren Dacia, yıl sonuna geldiğimizde tüm modellerini bu program kapsamına almış olacak. Bu ortada; Up & Go kapsamında satılan Duster oranının yüzde 30 olduğunu belirtmeden geçmemek gerekiyor. Stellantis tarafından yapılan açıklamalarda ise Peugeot 408‘in sadece iki donanım düzeyi ile satılacağı açıklandı.
Özelleştirmeden mi vazgeçiyoruz?
Şirketlerin attığı adımlar ve paylaşılan sayılara baktığımızda, tüketicinin arabalara olan bakış açısının değiştiğine şahitlik ediyoruz. Çünkü arabalara ulaşmak çok güç ve parası olan tüketiciler, mümkün olan en kısa müddette aracına kavuşmak istiyor. Bu noktada da evvel renk, sonra da donanım düzeyi tercihlerinden vazgeçilmeye başlanmış durumda. Şayet tüm araba üreticileri benzeri programlar oluştururlarsa, yollarda gördüğümüz otomobillerin genelde tıpkı renklere sahip olduğuna şahitlik edebiliriz.
Peki siz bu mevzuda ne düşünüyorsunuz? Süratli teslimat için renk ve donanımdan vazgeçer misiniz yoksa ne kadar sürerse sürsün beklemeye razı mı olursunuz? Fikirlerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.